Neden İhracat Yapmalıyım

”Şimdi bu da soru mu, Zafer?” diyenleriniz olabilir. Bir bakıma haklısınız. Bugün ihracatın şirketleri için önemini ve gerekliliğini kabul etmeyecek kim var ki? Kime “İhracat yapmalı mı? İhracat önemli mi?” diye sorsak herkes “Evet, elbette!” diye cevap verir. Bununla birlikte, aynı kişilerin eylemlerine yakından baktığımızda, söz ettikleri bu önemi ihracata verdiklerini çoğu zaman göremeyiz. Bunu şu şekilde açıklıyorum: Bazı sorulara anlamadan da doğru cevaplar verebiliyoruz; cevabı biliriz çünkü bize söylenmiştir veya her yerden duyarız ama cevabın niteliğini tam olarak anlamamışızdır. Bir sorunun cevabını bilmek onu anlamak anlamına gelmiyor. Bilmek ve anlamak farklı şeyler; anlamak daha üst bir bilinç düzeyi, bir eylem halidir. Bugün birçok firmanın ihracat yapıyormuş gibi yapması durumu bu şekilde açıklanabilir. Öyle olunca, ihracatın önemini anlamaya yardımcı olur umuduyla her yerde rastlanabilecek bu konuyu bir de ben kendi kelimelerimle yazayım dedim.
#1 Küçük kalmanın riski büyüktür.
Lokal olmanız, yani kendinizi sadece belli bir coğrafi bölgeye hapsetmeniz beraberinde birçok riski getirir. Bu riskler neler olabilir? Örneğin, faaliyette bulunduğunuz bölgede yaşanabilecek bir ekonomik durgunluk veya çalkantı, kendinizi sadece o pazara bağladığınızdan ötürü, işinizin geleceğini ciddi ölçüde etkileyecektir. Lokal işletmeler için diğer bir büyük tehdit de politik riskler ve çatışmalardır. Bunaltıcı rekabet ve düşük kar marjlarıyla çalışmaya mecbur kalmak da tek bir pazara kendinizi hapsetmenin diğer bir lanetidir.
#2 Peşin ve düzenli para candır.
Uluslararası ticaret büyük ölçüde peşin para üzerinde yürür. Her ne kadar 30-60 gün gibi kısa vadeler kullanılsa bile bunlar iç piyasaya göre nispeten daha sağlam ödeme yöntemleri ile gerçekleşir. Türkiye’deki 90-120 günlere varan vadeli çeklerle iş yapma kültürü düşünüldüğünde, bu bir şirket için büyük bir konfordur. Sadece tek bir pazara bağlı kalınmadığı için nakit akışı daha düzenli olur ve finansal planlama da daha anlamlı bir hale gelir.
#3 İhracat ölçek ekonomisine geçiş sağlar.
Ölçek ekonomisi bir ürün veya hizmetin daha fazla üretimi veya dağıtımı sonucu birim maliyetlerin düşmesiyle ortaya çıkan bir maliyet avantajıdır. Dış pazarlara ihracat satışlarını arttırmak firmalara bu maliyet avantajını kazandırır.
Ayrıca, ihracat satışlarını arttırarak yaşam döngüsü içinde bir üründen daha fazla verim almak mümkündür. Aynı şekilde, ar-ge, tasarım ve pazarlamaya yapılan yatırımlardan alınan verim de daha yüksek olur.
#4 İhracat yapmak firmalara rekabetçi avantajlar sunar.
Yeni trendleri, değişimleri ve yatırım fırsatlarını keşfetmek, marka bilinirliğini sağlamak, herhangi bir pazardaki ekonomik çalkantılardan korunmak, bir pazarda başarısı test edilmiş bir takım uygulamaları başka pazarlara taşımak gibi birçok rekabetçi avantajı şirketler ihracat yapmakla edinebilirler. İhracat yapmak öğretir ve geliştirir.
#5 İhracat yapmak kendi iç pazarında firmayı daha da güçlendirir.
Dünyanın çeşitli ülkelerine ürünlerini ihraç eden şirketler iç pazarda öncelikli olarak tercih edilir olur. Çünkü, bu şirketlerin ürün kalitelerinin ve iş yapış kültürlerinin daha oturmuş ve belli bir standatta olması beklenir.
Bunun yanında, devletin ihracatçılar için sunduğu birçok destek ve teşviği söz konudur. Bu destekler, uğraşmak gereken ufak bir bürokrasiyle birlikte gelse de, şirketlerin gelişmesi için güzel fırsatlar sunar.
Bitirirken
Gözlerimizi açmalı ve yaşadığımız yerin/ülkenin dışında koca bir dünyanın var olduğunu görmeliyiz. Bugün nasıl müşterilerin zengin seçme imkanı varsa, bir ihracatçının da kendisi için en uygun pazarı ve müşteriyi seçme imkanı olabilir; mesela ihracatçı daha yüksek kar marjı tanıyan, rekabetin daha düşük olduğu pazarlarda çalışmayı seçebilir; politik risklerin, ekonomik çalkantıların ve öldürücü rekabetin olduğu pazarlardan kaçabilir. Bir ihracatçının oyun alanı tüm dünyadır.